0.2 Yaş Hangi Dönem? Bir Kez Daha Başlamak
< h2 > Kayseri’nin Sıcak Sokaklarında Bir Gün…< /h2 >
Bugün yine Kayseri’nin sokaklarında kaybolmak istedim. Yağmur biraz önce durmuştu, ama hala toprağın kokusu havada asılıydı. Havanın o taze hali, benim içimdeki taze başlangıçları çağrıştırıyordu. İnsanlar aceleyle geçerken, ben her bir adımımı öylesine ağır atıyordum ki; gözlerimde sadece hayal kırıklığı, kalbimde ise umut vardı. Hayatımda birkaç şeyin yavaş yavaş yoluna girmesi gerekirken, bu “0.2 yaş”ın ne zaman başladığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
< h3 > 0.2 Yaş: Bir Çocukluk Dönemi mi, Yoksa Bir Yükselme Zamanı mı? < /h3 >
Bazen düşünürken, hayatın ne kadar çelişkilerle dolu olduğunu fark ediyorum. Bir çocuğun büyümesi ne kadar kısa sürse de, bana 0.2 yaş gibi bir dönem her zaman çok daha derin ve önemli gelmiştir. Bir çocuk, tam olarak dünyaya gelmeden önce 0.2 yaş gibi bir döneme girer ve insan, o anı anlamak için yıllar geçse de belki de hiçbir zaman tam olarak anlayamaz.
Bana hep “0.2 yaş” nedir diye soranlar oldu. Kimisi küçük bir bebek gibi gülümseyip, sadece “bebeğin adımlarını atma zamanı” diyor, kimisi ise bir çocuğun içindeki büyük sırrı anlatmaya çalışıyor. Ama ben buna şöyle bakıyorum: Bu, her şeyin başlangıcıdır. Kendi dilinde konuşamayan, ama kalbinin ne söylediğini bildiğin bir dönemde, kişi ne yapacağına karar verir. Ne yapacağını bilememek, hayatta en büyük korkum oldu hep. Bunu o kadar yoğun hissediyorum ki, bazen bu noktada takılıp kalıyorum.
< h4 > Yaşamın En Duygusal Anı: Bir Başlangıcın İçinde Kayıp Olmak < /h4 >
Bir gün, 0.2 yaşında olduğumda, annemle birlikte bir parka gitmiştik. Tam da o an, yaşamın ne kadar karmaşık olduğunu fark ettiğim andı. Anne beni kucaklayıp, doğanın içinde bir yürüyüşe çıkarmıştı. Ayaklarımın yere basmadığı, sanki her an düşeceğim korkusuyla doluyordum. Ama o küçük an, dünya o kadar güzeldi ki. Elim annemin elinde, kalbimse hızla atıyordu. Gelecek kaygısı o kadar büyüktü ki, her an bir şeylerin başlamasını bekliyordum.
İşte o an, bu 0.2 yaş, bana insanın asla büyümemesi gereken bir dönemi anımsatmıştı. Bütün duygularımı kaybettiğimde, annemin elleriyle dünyayı yeniden buluyordum. Bir çocuk 0.2 yaşındayken, sadece dünyaya adım atmaya başlar. Kendi adımlarını atabilmek için, başkalarının yardımına ihtiyacı vardır. Her an kaybolan bir dünyada, birinin sana yol göstermesi gerekebilir.
< h3 > Gelecek Üzerine Hissettiklerim: Bir Adım Daha, Belki Bir Adım Daha < /h3 >
Büyürken bu “adımlar”ı atmanın zor olduğunu hissediyorum. Bazen 0.2 yaşındaki çocuk gibi düşünüyorum: “Bütün bu dünya bir yolculuk, ama nereye gittiğimi bilmiyorum.” Hedefler, hayaller ve aşklar… Her şey bir oyun gibi geliyor. Oynarken bazen düşüyoruz, bazen kalkıyoruz ama bir şekilde devam ediyoruz.
Bugün Kayseri’deki o anı hatırladım. Annemle parkta yürürken, ben de “Bundan sonra ne olacak?” diye soruyordum. 0.2 yaş gibi bir dönemde olmak, henüz ne olacağını bilmemek, aslında beni rahatsız etmiyor. O kadar genç, o kadar taze bir hissiyat ki bu. O yaşta bile hayatın sürprizlerle dolu olduğunu kabul edebiliyoruz.
< h4 > Hayal Kırıklığı ve Umut Arasında Bir Yerde < /h4 >
Fakat hayat, 0.2 yaşla bir ilgisi olmasa da, çoğu zaman hayal kırıklığıyla karşılaşıyoruz. Ne yapacağımızı bilmeden, ama içimizde bir şeylerin bizi yönlendirdiğini hissederek adımlar atıyoruz. Hızla koşmak, bazen bir yokuşu tırmanmak gibi… Korkuyoruz, ama bu korku da sonunda bir şekilde geçiyor.
O anı hatırlıyorum ve kendimi buluyorum. Kendimi 0.2 yaşındaki bir çocuk gibi hissettiğim zamanlar oluyor; her şeyin başladığı an. Bazen çocukken yaşadığımız o hayal kırıklıkları bile, büyüdüğümüzde en büyük gücümüz haline gelebiliyor. Yavaş yavaş, ama kararlı adımlarla ilerliyoruz. İşte 0.2 yaş bu yüzden önemli. Bir insan, hayatına başlarken, ne olacağını bilmeden ama güçlü bir şekilde yürüyüp gidiyor.
< h2 > Kayseri’den Hayatın Bir Noktasına Adım Atarken < /h2 >
Belki de hayatın özü, hiç beklemeden bir adım atmaktan geçiyor. 0.2 yaş gibi, bilinçsiz ama heyecan dolu bir dönemi de bazen yaşamak gerekiyor. Bu dönemde kaybolmak, hayatın en güzel kısmı olabilir. Kendi iç sesimi duymak, beni bu noktada ben yapan şey olabilir. Kayseri’nin sokaklarında adım atarken, bir şeylerin değişeceğini biliyorum. Hayatımda belki de en anlamlı dönemlerden biri henüz başlamışken, ben de 0.2 yaşın içinde kaybolmaya devam ediyorum.
Hayat ne kadar belirsiz ve karışık olsa da, büyümek için ilk adımlar her zaman bir çocuk kadar saf, bir insan kadar umut dolu.